0546 26 26 26 8irfanucgun@hotmail.com

Akciğerimde leke görüldü, kanser miyim?

AKCİĞER KANSERİ

Dünyada en sık görülen ve en ölümcül kanserdir. Bu kanserlerin yaklaşık %90’ının nedeni sigara olduğu için esas olarak önlenebilir bir hastalık olarak kabul edilir. Sigaradan başka asbest teması, hava kirliliği ve genetik yatkınlık gibi nedenleri de vardır. Sigaraya başlama yaşı, günlük içilen miktar ve süresi riski arttırır. Sigara içmeyenlerde de pasif olarak duman teması nedeniyle akciğer kanseri görülebilir.

Akciğer kanseri genelde tek bir bölgedeki solunum yolu epitel hücrelerinin anormal ve kontrolsüz çoğalması nedeniyle oluşur. Tetkiklerde görülebilir veya şikayet oluşturabilir büyüklüğe erişmesi yıllar sürer. Ama tanı konulabilecek boyutlara ulaştıktan sonra da çoğunlukla çevresine ve uzak organlara yayılmış olabilir. O nedenle solunum sistem şikayetlerinin ciddiye alınması ve erken tanı hayati öneme sahiptir.

Tanı

Hastaların bazılarında hiç bulgu olmayabilir, başka amaçlarla çekilen akciğer grafilerinde şüpheli yapılar görülebilir. Ama en belirgin şikayetler; geçmeyen öksürük, göğüs ağrısı, kan tükürme, solunum sıkıntısı, ses kısıklığı, boyunda şişme ve kilo kaybıdır. Bunların dışında hastalığın yayıldığı organa göre de, baş ağrısı, kemik ağrıları, karın ağrısı gibi ek bulgular olabilir.

Akciğer grafisi, tomografi ve bazı nükleer tıp teknikleri (PET BT gibi) tanıda yardımcı olur, ancak hastalığın kesin tanısı hastalıklı bölgeden doku örneği almaktır (biyopsi). Bu da bronkoskopi, iğne aspirasyonu veya cerrahi yöntemlerle olabilir. Bazen de metaztazların olduğu lenf nodu, cilt lezyonu, karaciğer gibi bölgelerden de biyopsi ile tanı konulabilmektedir.

Bronkoskop ile tanı işlemi sırasında biyopsi alınabilir, yıkama yapılarak kanser hücresi aranabilir, endobronşiyal ultrason eşliğinde biyopsi yapılabilir veya hastanın lezyonu göğüs duvarına yakınsa dışarıdan özel kesici iğnelerle biyopsi yapılabilir. Hastalığın yaygınlığı, lenf nodu tutulumu ve uzak metastazının varlığına göre evrelemesi yapılır. Küçük hücreli akciğer kanseri ve küçük hücreli dışı akciğer kanseri olmak üzere iki büyük alt gruba ayrılır. Küçük hücreli ve küçük hücreli dışı akciğer kanserlerinin evrelemeleri birbirinden farklıdır.

Tedavi

Hastaya uygulanacak tedavinin şekli, hastalığın evresi, hastanın genel durumu ve doku örneklemesindeki histolojik tipe göre belirlenir. Erken evrelerde, hastanın durumu iyi ve küçük hücreli dışı akciğer kanseri ise cerrahi veya ışın tedavisi iyi bir seçenektir. Ama hayati organlara yayılım, uzak metastaz varlığı ve hastanın düşkün hali cerrahiyi büyük ölçüde engeller, bu durumda kemoterapi veya sınırlı olgularda ışın tedavisi fayda sağlayabilir. Ama küçük hücreli akciğer kanseri kemoterapiye daha iyi cevap verdiği için öncelikli tedavi olarak seçilebilir. Akciğer kanseri tedavisinde temel amaç, hastanın semptomlarını kontrol altına almak, yaşam süresini uzatmak ve daha kaliteli bir yaşam sağlamaktır.

Kemoterapi, özel olarak üretilmiş bazı ilaçlarla vücuttaki kanser hücrelerini yok etmek amacıyla uygulanan bir tedavi yöntemidir. Ama kanser hücrelerini öldürmekle kalmaz vücudun kendi hücrelerine de çok zarar verebilir, örneğin kansızlık, bulantı, kusma, saç dökülmesi ve vücut savunmasının zayıflaması gibi çok sayıda yan etkileri vardır. Genellikle 3-4 haftalık kürler halinde ve 4-6 ay süreyle damardan verilir.

Radyoterapi, kanser hücrelerini yok etmek için kullanılan yüksek enerjili x ışını tedavisidir. Kanser hücrelerinin yanında çevre dokularda da yanma ve hasara neden olabilir. Hastanın yakınlarına radyoaktif ışın verilmesi gibi bir zararı yoktur.

Bu tedavilerin dışında bazı özel durumlarda endobronşiyal tedaviler, immunoterapi veya ek bazı semptomatik, hastayı rahatlatıcı tedaviler de uygulanabilmektedir.

 

Akciğerimde leke görüldü, kanser miyim?